7 Mart 2014 Cuma

8 MART , DÜNYA KADINLAR GÜNÜ DEĞİLDİR !!



                              8 MART , DÜNYA KADINLAR GÜNÜ DEĞİLDİR !!

      8 Mart Dünya Kadınlar Günü Değildir ! 8 Mart "Dünya Emekçi Kadınlar Günü" dür, çalışan , emek veren, üreten kadınların günüdür. Benim nazarımda Dünya Kadınlar Günü sadece bir anma günüdür. Bu sebepten bu güne dair kutlamaları esefle kınıyorum. Bu günün kutlanması büyük bir utançtır. Birçok yerde gördüğüm kadınlar günü eğlencelerine , yemeklerine , matinelerine, kendilerine neyi rant edineceklerini şaşırmış sosyal medya ve kapitalizmin kuklarının yaptıkları pazarlama tekniklerine hayretler içinde bakıyorum. 1857 yılında Newyorktaki o 40.000 dokuma işçisinin sırf daha iyi çalışma şartlarıa sahip olmak için bir grev yapmış, ardından polis onlara saldırmış ve işçileri fabrikaya kilitlemiş olduğunu sonrada çıka(rıla)n yangında çoğu KADIN 129 işçinin öldüğünü okuduk. Ve biliyoruz ki (ya da biliyor muyuz acaba ? ) Clara Zetkin , bu olayın anısına bu günün anılmasını önerdi ve kabul edildi. 21'den beridir de Ülkem'deki konuminist iki kız kardeş Rahime ve Cemile'nin anma girişiminde bulunduğu ve metin yayınladığı  bu acı günden;  kutlamalara, alışverişlere , indirimlere , hediyelere dönüştüğü, şölen tadında kutlandığı günlere geldik bugün. Kadınların hala şiddete maruz kaldığı, devlet tarafından yeterince korunamadığı, küçücük yaşlarda evlendirildiği , okutulmak yerine çalıştırıldığı Ülkemde, kadınların özgürlük ve eşitlik mücadelesinin bir parçası olan kadınların günü kutlu olsun. Tüm bunlardan bağımsız eğlenerek bu günü kutlanacak bir gün olarak gören ölenlerin arkasından oynayan, eğlenen kadınların güne ihtiyaç duymadıklarını düşünerek onları pistte Kapitalizmin çalıp söylediği oyun havalarıyla kendi hallerine bırakıyorum. Sevgiyle Kalın.

11 Aralık 2013 Çarşamba

kahve molası yazıları-3


kahve molası yazıları-3 
Hep karşılaşırdık,sık sık görüşürdük.. o zamanlar düşünmeye vaktim olmamış seni sevmekten.. Şimdi yokluğun yerli yersiz sorularımın mekanı oldukça , yanıtlıyor zihnim birer birer senden kalanları.. Hiç tanımamış olmak biraz tanıyıp, sonra unutmaya çalışmaktan daha iyi olurdu sanki seni/ sen daha kendin bile olamazken benim bir parçam olmak ne haddineydi ki/ sen değil ben çizdim sana gelen yolları.. sen daha ardında olduğumu farkedemezken/ dönüp de gözlerime bakamazken ben uzattım sana ellerimi bir adım daha erken tutabilmek için hayallerini..

ADİLE NAŞİT

    

                                           


ADİLE NAŞİT 
    
    87 senesinde bugün akşam üzeri gelen bir haber ile tüm çocuklar masalcı teyzelerini Türkiye ise gülen bir yüzünü kaybetti. Ama sene 2000-2011-2012-2013... üzerinden kaç yıl geçerse geçsin kuzucukların seni unutmayacak , sevenlerinin duaları hep seninle Canım Adile Naşit ! 

7 Aralık 2013 Cumartesi

BALON




                                                                        BALON


Biliyorum uyuduğumda geçmeyecek belki de bir ömür boyu geçmeyecek bazıları sıkıntı vermek için hep en yakınımızda olacak birileri hep açık aramaya devam edecek ve bu insanlar hiç bitmeyecek. Varoldukları durumları kabullenmeden hep olmadığı gibi , şişirilmiş ve herşeyi yapabiliyorum ben herkesten daha üstünüm diyen 1 üretip 9 reklam yapanlar hızla çoğalmaya devam edecekler biliyorum. Birçok insan yaptıklarını kendini geliştirmek adına değil karşısındakine üstünlük kurmak adına yapacak ve dost olmaktansa rakip edinmeyi seçecek. Sonra rakibine kendi değersiz hissettirmeye çalışacak. Onlarca fotoğraf , yer etiketlemesinin ardında kalabalığım beğeniliyorum seviliyorum mesajlarını verdikten sonra kendini önemli zannedip yaptığı ufacık işlere kocaman anlamlar yüklenen insanlar var ne yazık ki daha fazla öğrenmek yerine varolanı satmaya çalışan bu insanlardan daha acizi ve daha beteri de şudur ki gözümde : bu insanlara inanan ve bu sahteliği onlarla paylaşan onları takdir eden insanlardır. Ve onları gerçek hayat yaşayanlarda kıyaslayanlar bu sahteliğe daha fazla kıymet verenler. Ve ne yazık ki hayatımıza dahil olan bu insanlara katlanmak zorundayız . Tahammül etmesi daha zor bir insan türü bilmiyorum ben. Bu insanları gördükçe de aklıma hep şu anlamlı söz geliyor : balonlar bize içi boş şeylerinde yükselebileceğini gösterir. 

6 Mart 2013 Çarşamba

BANA ÇAĞ DIŞI DİYORLARMIŞ !


                                                  BANA ÇAĞ DIŞI DİYORLARMIŞ !

 



                                       
    İnsanlar görüyorum ne için yaşadıklarını unutmuş , gaflette kaybolmuş ve çok şükür diyorum onlara tek bağlılığımız muhabbetimiz. Özgürlük dedikleri çok para çok mal çok imkan değil aslında ! Doğru olanı görebilecek bir kalp ferahlığı ve bizi inciten insanları hayatımızdan çıkarabilme gücü. "Seçebilmek" ruha ne kadar iyi gelen bir eylem aslında. Muhtaç olmadan kimseye sadece iyi olduğuna inandığın insanlarla yoluna devam edebilmek .. Sana hayatında var olanlarla hayatına devam etmelisin diyenlere ve sen gittikten sonra arkandan denilenlere inat var olan düzenin biraz daha dışında tutarak kendini ve hatırlayarak ' insanların degil , inançlarının yolundan gittiğini' belki yalnız belki birkaç dostla sadece ama illa ki kendi yoluna devam edebilmek ne büyük keyif. Hani diyor ya Necip Fazıl : - katılmamak içten bile değil- "Bana çağ dışı diyorlarmış. Ne büyük bir onur! Ben bu çağın dışında kalmayayım da, içinde mi boğulayım." | Duygu Balıkçı

27 Kasım 2012 Salı

YALNIZ



   Aşktan , sevilmekten korkan ve sevildiği insanın yanından arkasına bakmadan kaçan onlarca insan tanıyorum. korkak zavallı yüreksiz ve evet sevmeyi ve değer vermeyi bilmediği için kimsesiz ! herşeyi yaptığını zanneden ama yaptığı herseyde sıradan kalan sadece yaptıgı reklam kadar olan insanlar. İyi tanırım onları dünyanın kendileri etrafında döndüğünü zannedip mutlu olurlar sürekli onları seven birsürü insan olduğunu söyleyip gercek anlamda hiçbirine yakınlaşmaya cesaret edemezler . Çünkü onlar da bilir ki kime yaklaşsalar yakinlaştıkları insan için sıradan olurlar ve o insan bir süre sonra sıkılıp uzaklaşır. O yüzden Facebook'ta 1000 tane arkadaşı olan ,sürekli telefonu çalan, hep meşgul hep yapacak bir işi olan onlarca aktiviteye katılan , herkese yakın davranıp , heryere yetişmeye çalışıp gerçek dostlarına ve ailesine gerekli özeni göstermeyi ihmal eden bu insanlar hayatları boyunca değer oranlarını dengeleyemez, hayalleri ve yapmak zorunda oldukları arasında sıkışıp kalırlar. Bu yüzdendir ki popüler insanlardan ziyade yalnız insanları daha sıcak ve daha samimi bulurum. Çünkü bilenler için yalnızlıkta çok hayırlar vardır. Ve insan iç dünyası yerine dış dünyasında kalabalıklaştıkça sadece yalnızlaşır. | Duygu Balıkçı

13 Eylül 2012 Perşembe

EKSİK ŞİİR




EKSİK ŞİİR
  Bir şiir eksik hayatımda hangi dizeyle başlayacağımı bilemediğim. Kitaplar karıştırıyorum, okudukça bulamıyorum. Kilometreler hatta şehirler katediyorum ilerlediğimi fark etmeksizin yok yine yok bulamıyorum ve çok zorlanıyorum. Bu dünyaya seçme şansım olsaydı seçeceğim bir yer olmazdı desem çok mu kendini beğenmiş dersiniz bana? Oysa ben zariflikten zerre kadar nasibini almamış bu dünyada yaşarken ve incinirken kimseye çok kabasınız demiyorum. Demiyorum ve kimseyi yadırgamıyorum. Mesela bugün güzel ülkemde terörden kaç kişi ölmüştür diye gözlerimi açtığımda yatağımdan kalkarken “3-5 şehit için ortalığı ayağa kaldırmanın alemi yok” diyen devlet adamlarını yadırgamıyorum. “Bir ülkeyi tanımak için o ülkedeki ölüm şekillerine bakın” diyen Albert misali ; elektirik çukurlarına düşen, töreden dolayı öldürülen, kendini pikaçu zannederek balkondan atlayan, pek faydalı biber gazından zehirlenen insanlara üzülmüyor; hatta bunlara tebessüm bile ediyorum. Çünkü artık yaşadığım ülkede bir şeyleri fark edenler için yaşamak sadece incitici. İnsanlar kendilerine dayatılanlara eyvallah diyerek onlar için çizilmiş çemberlere yerleştikleri sanarak orada sıkışıp kalıyorlar. Hal böyleyken bir şiirinde kendini iskemle zanneden Müjdat Gezen’den bir dizeyi “Ama çok dikkatli olalım şemsettin, sen de fark ettin, zaman kötü! En iyisi biz işi deliliğe vuralım” dizesini hatırlamadan edemiyorum. Şu meşhur kral hikayesi geliyor sonra aklıma ; zamanında bir kral fal baktırır ve falında gördüğü üzere falcı belli bir süre sonra şehrin sularının değişeceğini ve bu sulardan içen herkesin deli olacağını söyleyerek kralı uyarır. kral hemen tüm saray halkına yetecek kadar su depolar ve o gün geldiğinde halk suyu içerek delirir, saray ahalisi ise o sulardan içmediği için akıllı kalır. Ama zamanla kral bu deli halkı yönetmekte zorlanır ne yapsa onlara söz geçiremez ve son çareyi gidip halkın suyundan içerek deli olmakta bulur. Kısacası öyle tutuklu gazetecilerin hücrelerinden yazdığı köşe yazılarının yer aldığı sınırlı sayıda gazetecide satılan gazeteleri bulup okuyup ; ya da bir Banu Avar vardı sınırların ötesinde diye kaliteli bir iş yapardı birden yok oldu( edildi) diye düşünüp araştırmaya gerek yok , bunları anlamanın üzülerek söylüyorum ki artık bir faydası yok. Tüm bunlara susuyorken bu insanlardan basitçe insani duygular beklemekse sadece gaflet..